Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

MAKALELER

FAİZ ENFLASYONUN SONUCUDUR

Ekonominin büyümesinde faiz ve enflasyonun önemli etkisi vardır. Bu yönde Türkiye ekonomisine bakıldığında fiyatlar genel düzeyinin oluşması en önemli sorun olduğu görülmektedir. Bu sorun enflasyon ve faiz ilişkisini sürekli gündemde tutmuştur. Çünkü enflasyonun yüksek olması faiz oranlarının da yüksek seviyelerde oluşmasına yol açmaktadır. Bu nedenle enflasyonun yüksek olması fiyatların kontrol edilmesini güçleştiriyor ve yatırımcıların maliyet kar hesabı yapmalarını zorlaştırıyor. Yatırımcı yatırım yaparken kendini sağlam yerde olmasını ister ve fazla getirisi olan alanlara yönelir. Bunun sonucunda da reel faizler yükselir ve borçlanma maliyeti artar. Bu yönde yatırımcı kredi bulma noktasında zorlanır ve yatırım yapamaz. Üç ayda bir iç ve dış borçlarını ödeme durumunda olan Türkiye’de tahvil ve borç faizlerinin enflasyondan bağımsız olarak düşünmek mümkün değildir. Bu bağlamda dünya ekonomisine bir göz atalım;
 
Türkiye ekonomisinin yakından ilişkisi olan bazı ülkelerin 2014 yılı faiz ve enflasyon ilişkisini incelediğimizde, Rusya( 17,3)puanla birinci sırada ve faizi (6,2 )puan artırdı. Brezilya’da faiz oranı yüzde( 11), bu ülke de faiz oranını yarım puan artırdı. Mısır yarım puan indirerek( 8,75) faiz seviyesine geldi. Ülkemize gelince, yarım puan faiz indirimi ile faiz oranı (7,75) düzeyine geldi.
 
Türkiye’nin en çok ekonomi ilişkisi olduğu ülkelerin faiz oranlarına baktığımızda faiz oranlarının düşük olduğunu görürüz. Bu ülkelerin faiz ile enflasyon arasındaki ilişki ise, Türkiye’de yüzde 8,2, Rusya’da yüzde 11,4 oranındadır. Türkiye’den daha fazla faiz ödeyen Brezilya’da enflasyon 6,3 oranındadır. Türkiye ile aynı oranda faiz ödeyen Endonezya’da enflasyon yüzde 2,2, Hindistan’da ise yüzde 5,1’dir.
Türkiye’de faiz oranı düşsün veya artsın söylemelerinin dünya piyasa hareketlerine uyum sağlamalı ve iktisat kurallarına uymalıdır. Örneğin, AB ülkelerinin ortalama enflasyon oranı yüzde 1.2 olmasına karşın gıdada enflasyon eksi binde( 9) olduğuna bakmak lazım. Türkiye’de gıda enflasyonu yüzde (12) iken faizi ölçüsüz bir oranda düşürebilir misiniz?. Bana göre düşüremezsiniz. Çünkü ekonominin çarkını döndürmek için dışarıdan gelecek paraya ihtiyacımız olduğun dikkate aldığımızda, faiz oranının( 2-3) puan düşürülmesi Türkiye ekonomisini krize sokar. Bu nedenle enflasyonu düşürmeden faizi daha fazla düşüremezsiniz. Bu gerçekleri görmeden faizi ö ölçüsüz bir oranda düşürürseniz dışarıdan yatırımcı ve para gelmez. Bu durumu daha açık bir biçimde açıklayalım. Bankaya gidip hesap açtırmak istediğimizde, bize teklif edilecek faiz geçmiş enflasyon için değil, gelecekteki fiyat artışı tahminine göre, yani gelecekteki enflasyon tahminine göredir.
 
İktisat teorisine göre faizler düşük olursa yatırımlar artar ve bu yönde iç tüketim ve talep artarak ekonomi canlanır. Bu ifade doğrultusunda düşük faiz dönemlerinde büyüme ve istidam artışı olabilir. Ancak bir ülkede çift para birimi varsa, dolar kuru oynak, ülke para birimi de oynak kur karşısında kırılgan ise ekonomik büyüme sürdürülebilir olmaz. Bu biçimde büyüme, kredilere dayalı borçluluk düzeyini arttırarak toplumun sosyal dengelerini bozar. Toplumun kredi ve tüketici kart borçları 350 milyara dayanmışken faizi düşürüp tüketimi arttırırsanız ekonomiyi daha fazla krize sokmuş olursunuz.
 
Dolardaki artış serbest piyasa kurallarına uygun olarak olabilir miydi? Olma ihtimali vardı, ama olmadı.  Çünkü Türkiye’nin ekonomik koşullar dışında siyasi ve toplumsal riski var. Var olan ekonomik sorunlara bu riskler ilave olunca dolar aşırı bir biçimde yükseliyor ve yatırımcılar ne olacağını öngöremiyor.   Türkiye 2006 yılı sonundan itibaren büyüme oranında düşüş eğilimine girdiğini ve buna bağlı olarak işsizlik arttığı ve gelir dağılımını ciddi bir biçimde bozulduğunu görüyoruz. Bunun sonucunda refah düzeyi artmıyor, reel ekonomide zayıflama var, ama tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında fiyatlar katlanarak artıyor. Döviz kuru ölçüsüz arttığında enflasyonu baskı altına alıyor, faizin artmasına neden oluyor ve kurdaki her artış şirketlerin borç yükünü arttırarak varlıklarının erimesine neden oluyor.
Yukarıdaki açıklamalar faizin nedeni enflasyon olduğunu ortaya koyuyor. Kayıt dışı ekonomiyi azaltırsak, vergiyi tabana yayarsak, vergide adaleti sağlarsak, istihdam yaratan yatırımlara öncelik verirsek, kamu ve özel sektör ile vatandaşın gelir düzeyini arttırarak tasarrufa yöneltirsek ve güven ortamını sağlarsak enflasyon düşer ve faizi de aşağıya çeker       

     

Yard.Doç.Dr.Fevzi Er 

fevzier@duzceakademiksmmm.com