Yerel kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılması açısından belediye harcamalarıyla ilgili yapılan ihalelerin rekabet şartlarına uygun şeffaflık içerisinde yapılması esastır. Bu yönde belediyelerin kendilerine bağlı şirketler aracılığıyla ihalelere katılması serbest piyasaya ekonomisinin rekabet koşullarının işlemesini engellemekte ve 5018 sayılı Kamu İhale kanunun özüne aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır.
Belediyelerin bazı işleri kurmuş oldukları işletmeler yoluyla yerine getirmeleri ve belediyelerin açtığı ihalelere katılarak yapılacak işin üzerine kar koyup yapmaları sosyal belediyecilik anlayışı içerisinde değerlendirilmesi olanaksızdır. Çünkü bu işletmeler sahibi olduğu belediyenin ihalesine girmekte ve ihaledeki temel kurallar dikkate alınmadan ihaleler bu işletmelere verilmektedir. Bu tür uygulamaların piyasa ekonomisine zarar verdiği ve haksız rekabete yol açtığı ve özel işletmelerin bu ihalelere katılmada tereddüt etmeleri sonucunda yerel kaynakların verimli kullanılmasını engellediği görülmektedir. Bu açıdan belediyelerin açtıkları ihalelerle katılan olmaması, tekliflerin yüksek olması veya rekabet koşullarının oluşmaması gibi durumlarda belediye işletmelerinin ihalelere katılmasının çözüm yolunun olabileceği düşünülmelidir.
Belediyelere bağlı işletmeler tarafından verilen kültür, ulaşım, temizlik, inşaat ve sosyal tesis hizmetlerinin kalitesi ve niteliği dikkate alındığında yerel kaynakların israf edildiği görülmektedir. Belediyelerin, yasanın boşluklarından faydalanarak bağlı hale getirdikleri işletmelerin faaliyetleri siyasi ve yönetim açısından etik olup olmadığı sorgulanmalıdır. Bu yönde yerel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik iktisadi ve ticari faaliyetlerin uygulanmasında karşılaşılan sorunları çözmek için kurulan belediye şirketlerinin amacı kaynakların toplum yararına verimli kullanmak olmalıdır. Günümüzde belediyeye bağlı işletmeler, halka hizmet üretmek yerine farklı amaçlara hizmet eden kuruluşlar haline geldiği ve yerel kaynakların denetim dışı kullanılmasına fırsat yarattığını görüyoruz. Ayrıca belediyelerin yüzde elli ortaklığın olduğu hizmetlerin ihalesinde ihaleyi yapan yönetim ile ihaleyi alan şirketin aynı birim tarafından yönetilmesi de sorgulanması gerekmektedir. Yerel yönetimlerin başarısı kaynakların etkin ve verimli kullanılmasına, demokratik yönetim felsefesinin ve kavramlarının doğru algılanmasına ve yönetim ilkelerinin yerinde uygulamalarına bağlıdır. Özellikle kaynakların yansız kullanılması yerel yönetimlerin başarısı için en önemli etkendir. Bu yönde yapılacak tüm girişimler, yerel yerleşim gelir düzeyine, altyapısına ve bütçe koşullarına uygun olmasını gerektirmektedir. Aksi takdirde demokrasi açığı büyür ve yerel halkın yönetime karşı güveni azalır. Güven sorunu yaşayan yönetimler ise verecekleri kararlarda isabetli davranamazlar ve çıkar gruplarının etkisi altında kalırlar.
Belediye işletmeciliği siyasetin üstünde bir hizmet alanı olmalı ve bu alanda verilen hizmette yerel halkın menfaatleri ön planda tutulmalıdır. Belediyeler bu işletmeleri ihaleye verirken haksız rekabet yaratmadan adaletli ve adil davranılmalıdır. Bu yönde belediye işletmelerinin hizmetleri ranta dayalı gelirlerin oluştuğu alan değil yerel halka optimum düzeyde ve maliyette hizmet veren halkın denetimine açık alan olmalıdır. Özetle belediyeler hizmetleri yerine getirirken, yasaların verdiği yetkileri amacına uygun kullanarak sorumluluklarını yerine getirmeli ve uygulayıcıları olarak kurallara kendileri uymalıdır. Bu yönde davranmayan belediye yönetimlerine halk hesap sormalıdır.
Yard.Doç.Dr.Fevzi Er
fevzier@duzceakademiksmmm.com