Fındık üreticisi fındığını kime satacak? Fındık piyasasından memnun musunuz? Fındık ihracatının nasıl yapıldığından bilginiz var mı? Düzce’deki fındık üreticileriyle bu soruları tartıştık. Tartışmada, ihracatın yabancı şirketlerin eline geçmesi ve gelecek yıllarda yabancı şirketlerin fındık alımında ve ihracatta daha fazla etkin olabileceği gibi konular ön plana çıktı.
Dünya fındığının %76’sını üreten Türkiye’de rekolte oyunlarıyla senaryoların hazırlandığını görmek lazım. Her yıl fındık rekolte senaryolarına bağlı fiyat baskısı altında olan üreticilerin ihracatçı şirketlerin tekeline girerek mağduriyetler artıyor. Bundan sonraki yıllarda ihracatçı firmaların fındık piyasasında etkileri artacak ve piyasayı istedikleri gibi yönlendireceklerdir. Türkiye’nin uluslararası fındık piyasasındaki geçmişine bir göz atalım. Uluslararası piyasada önemli bir ürün haline gelen fındık için Türkiye’de 1964 yılı önemli bir yıldır. O tarihte Ordu’da yaşayan Kahraman Sağra adındaki bir kişi fındığı çuvaldan çıkarıp ambalajlarda işlenmesine başlandığı bir tesis kurmuştur. Fındık işletmeciğini geliştirmeyi düşünen Kahraman Sağra, oğlu Ünal Sağra’yı fındık sanayiciliği konusunda bilgi sahibi olması için Almanya’ya eğitime göndermiştir. Ünal Sağra, Almanya’da fındıklı çikolatadan fındık borsasına kadar tüm süreçlerde fındığı nasıl değerlendirildiğini araştırarak kazandığı bilgi ve birikimleriyle Ordu’ya döndü ve çikolata üretimine başladı ve sarelle fındık çikolatası üretildi. 1980’li yıllarda Türkiye’de 300 civarında Sağra special satış mağazaları açıldı. 1990’li yıllarda yaşanan ekonomik krizler nedeniyle Sağra işletmesinin işleri bozuldu ve Bayındır Holding tarafından satın alındı. 1995 yılında Bayındır Holding de iflas edince Sağra Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na devredildi ve böylece Sağra dünya pazarına giremeden ömrünü tamamlamış oldu.
Fındık piyasasının serbest piyasa kurallarına göre oluşacak diye piyasadan Fiskobirlik’in devre dışı bırakıldığı, Toprak Mahsulleri Ofisine fındık satın alma sorumluluğunun verildiği bir süreç yaşandı. Üreticinin örgütsüz olduğu, piyasa oyuncularının istedikleri gibi piyasayı yönlendirdiği ve desteklemenin bir fayda yaratamadığı bir yerde arz ve talep ilişkisi içersinde serbest piyasa koşullarının oluşmasının olanaksız olduğunu fındık fiyatında yaşananlar net bir biçimde ortaya koymuştur.
Fındık üreticisinin ürününü işleyip mamul maddeye dönüştürüp ve pazarlayacak bir sisteme ihtiyaç olduğunu üreticiler tarafından ifade edilmektedir. Ancak, bu sistemin fındık üreticilerinin haklarını koruyan, üreticilerin temsil edilebildiği ve gerektiğinde piyasaya müdahale edebilen bir sistemin olması gerekiyor. Bu sistemin etkin çalışması için hükümetlerin sonuç alıcı alternatifleri devreye sokmaları yararlı olacaktır. Türkiye’de, gelişmiş ülke hükümetlerinin uyguladığı üreticiyi destekleyici ve teşvik politikalarıyla yön verdiği bir piyasa yok, ya da verimli işlemiyor. Bu yönde iş dünyasının fındık piyasasında serbest piyasanın oluşması ve iyi çalışması için fındık üreticilerinin yanında yer alması ve desteklemesi ülkemiz ekonomisi açısından yararlı olacaktır. Fındık üretimi ve satışı konusunda İtalya’nın nasıl bir sistemle çalıştığını irdeleyelim.
İtalya’da ihracatçı ve tüccar kadar fındık üreticisi de güçlüdür. Çünkü fındık üreticisi devlet bütçesinden Avrupa Birliği’nin kurallarına göre tarım ve destekleme alıyor. Türkiye’deki üretici tarıma verilmesi gereken bütçenin %1 tarım desteğini alamıyor. Dünya fındığının %78’ini ülkemiz üretiyor ve dünyanın büyük çikolata şirketlerine fındığı biz satıyoruz. Fındık ihracatından yılda ortalama 2 milyar dolar gelir elde ediyoruz. Bizden fındık alarak işleyip satan Ferrero’nun yıllık cirosu ise 11,2 milyar dolardır.
Fındık üretiminde rekabet üstünlüğü bizde iken neden bu kadar az gelir elde ettiğimizi sorgulamamız lazım. Fındık işlenip çikolata ve diğer gıda ürünlerine dönüştüğünde dünyada 20 milyarlık ekonomi yaratıyor. Türkiye bu ekonomiden 2,5 milyarlık pay alıyor. Bunun nedeni Türkiye fındığın katma değerinden hak ettiği payı alamamasıdır. Bu nedenle yabancılar Türkiye’den şirket alıyorlar. İtalya, Fransa, Almanya, ABD, Japonya ve Çin gibi ülkelere fındık ihraç eden ve zarar etmeyen Oltan Gıda’nın Ferrero tarafından alınmasının nedeni budur. Ferrero Türkiye’deki fındığı aracılar vasıtasıyla topluyor ve işleyerek satıyor. Diğer bir deyişle, aracılar ve ferrero çiftçilerin sırtından para kazanıyor.
Geldiğimiz noktada üretici fındık fiyatının artmasını bekliyor. Ancak fındık fiyatı bir yükselip iki düştüğü için fındığını satmıyor. Ancak fiyatın serbest piyasa kurallarına göre oluşmaması üreticiyi daha da tedirgin ediyor. Tedirgin olmasına karşın fiyatın 15 liraya çıkmaması halinde fındığını pazara indirmeyeceğini söylüyor. Fiyattaki tekelleşmeye karşın, üretici direnmeye devam edebilirse fiyat artabilir diye düşünüyorum. Her fındık sezonunda fındık üreticisini huzursuz edip üretimden kopmamaları için her yıl hükümetlerin fındığı destekleyecek gerçekçi bir taban fiyatının oluşturulması gerekiyor. Bu yönde fındıkta uluslararası rekabet edebilir markalar yaratmak, üretimin verimliliğini arttırmak ve üreticinin gelirini arttırmak için ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Aksi takdirde spekülasyonlar, suçlamalar, gereksiz tartışmalar sürecek ve üreticilerin mağduriyeti devam edecektir.
Yard.Doç.Dr.Fevzi ER
fevzier@duzceakademiksmmm.com